Kızıl Bayrak'tan...
Son 3 yılın mücadelesi sonucu Taksim Meydanı bu yılki 1 Mayıs kutlamalarına açıldı. Sermaye devleti bugüne kadar Taksim’i 1 Mayıslar’a kapatarak yasaklarını sürdürmüştü. Ancak bu yasağı daha fazla sürdüremedi. Zira son yıllardaki tüm faşist baskı ve teröre, engelleme girişimlerine karşı inatçı ve kararlı bir mücadele yürütüldü. Bu mücadelenin sonucu olarak sermaye devleti, bu yasağı daha fazla sürdüremedi. Kuşkusuz bu kararın alınmasının gerisinde bir başka etkenin olduğunu da bilmek gerekir. Sermaye hükümetinin “açılım”, “demokratikleşme” vb. aldatmacalarla bu yasağı sürdürmesi durumunda tüm inandırıcılığını kaybetmesinden duyduğu kaygı bulunmaktadır.
6 konfederasyonun 1 Mayıs’ı Taksim’de ve ortak olarak kutlama kararı anlaşıldığı kadarıyla devletle yapılan pazarlıkların da bir sonucudur. Sendika bürokratlarının geçen yıllardaki tutumu düşünüldüğünde böyle bir kararın alınmasındaki rahatlık şaşırtıcıdır. Evet, Taksim kararlılığı kazanmıştır. Ancak şunu unutmamak gerekir; gerek İstanbul Valisi Muammer Güler ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay gerekse kimi sendika bürokratlarının bu konuda yaptıkları açıklamalar, 1 Mayıs’ın içini boşaltmaya, sınıfsal ve devrimci özü karartmaya yönelik bir hesap içinde olduklarını göstermektedir. Özellikle DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi’nin açıklamaları bu yöndeki hesapların dışa vurumunu belgelemektedir. Açık ki sendika bürokratları sermaye devletiyle elele 1 Mayıs’ı bir seremoniye dönüştürmek ve devrimci siyasal güçleri mümkün olduğunca alandan yalıtmaya çalışacaklardır. Nitekim Süleyman Çelebi’nin “1 Mayıs açısından Taksim Meydanı’nın bir miting alanı olmadığı gerçeğiyle talepte bulunduk. Örnek alınacak 1 Mayıs’ı oluşturmak istiyoruz. Bütün katılımcıların bu disipline uyması gerekir” yönündeki açıklamasının, devrimci siyasal müdahalenin önüne bugünden set çekmekten başka bir anlamı yoktur. Belli ki bu konuda görevi Süleyman Çelebi üstlenmiştir. Ancak sermaye devletinin ve sendika bürokratlarının hesabı ne olursa olsun bu hesap tutmayacaktır.
Devrimci siyasal güçler birleşik, kitlesel ve devrimci bir 1 Mayıs’ın kutlanması için seferber olabilmeli, Taksim’in politik ve moral açıdan kazanılmasının yarattığı tüm imkanları ve zeminleri kullanarak geniş işçi ve emekçi kitlelerinin alana taşınması için harekete geçmelidir. Taksim kazanımını 1 Mayıs’ın kazanımlarıyla taçlandırmak ve ardından 26 Mayıs genel eylemine yürümek bugünün en acil görevdir. |